Nereden başlasam bilemiyorum Likya yolu macerama ve Antalya anılarıma :)

#LikyaYolu Fethiye’den başlayıp Antalya’ya kadar uzanan 535 km’lik dünyanın en iyi yürüyüş parkurlarından sayılıyor. Yol boyunca kaybolmamak, iz sürmek için çeşitli işaretler var. Bazı taşların üzeri kırmızı beyaz renklerle işaretlenmiş. Bizim rotamız Kaş’tan başlayarak devam edecekti. :) Yani devam edenler oldu tabi ama ben yolların çok taşlık, kayalık olması ve çantamın ağır olması sebebiyle pes ettim. Sırtımda 10 kg geçkin çanta ile yolu bitirmem mümkün değildi. Belki geçtiğimiz her koyda konaklasak evet yapabilirdim (:

Rota şöyle idi :

– Kaş            > Limanağzı 5 KM
– Limanağzı > Ufakdere 7 KM
– Ufakdere   > Üzümlü iskelesi 5 KM
– Üzümlü iskelesi > Boğazcık

Normal de ikinci gün Kekova da olmamız gerekirken ben bir arkadaşımla pes etmiş araçla orayı gezerken arkadaşlarımız yürüyerek geçiyordu :) Biz yolu yürürken snapchatten, instagramdan sürekli fotoğraf paylaşmaya devam ettim. Çok fazla soru geldi. Umarım bu post faydalı olur.  Tüm fotoğrafları olağanüstü bir hızla çektim.

Antalya’nın doğası ayrı havası ayrı güzel. Tekrar #LikyaYolu nu yürücek olsam her koyda konaklayarak tamamlardım. Bu planı bir köşeye yazdım. (:

3 Mart

17 kişi Kaş’a doğru yola çıktık ve bu yol benim asla unutamayacağım maceralara sebep oldu diyebilirim. Benim ilk otostop deneyimimdi. Ayrıca bu plan ile ilk kampımı gerçekleştirmiş oldum. Ben çok ani şekilde gruba dahil oldum özellikle planlamamıştım. Zaten planladığım hiç bir şey gerçekleşmiyor. Aniden alınan kararlarla her şey daha keyifli. Neyse Kaş efsane güzellikte bir yer! Özellikle bu mevsimde kimse yokken o kadar güzeldi ki… Kaş’ta çadır kurduktan sonra bu güzel yeri gezdik, yarın zorlu bir yürüyüş olacaktı (:

Tabi ilk çadır deneyimim olduğunu söylemiştim. Böyle bir keyif olamaz ya :D Ölmeden önce yapılacaklar listenize ekleyin derim (:

4 Mart

Rotamızın üzerinde su ve yiyecek olmadığından tüm ihtiyaçlarımızı temin edip başladık yürümeye (: Limanağzı koyunda mola verdik. Bu nasıl güzel manzaraydı! İstanbul’dan öylesine yorulmuştum ki doğa bana çok iyi geldi. Yorulmuştum ama devam ettim. Ufakdere koyuna ulaştığımızda başım dönüyordu, arkadaşların hızına yetişemiyordum. Sonuna kadar gidecektim kararlıydım. Fakat temiz hava mı çarptı bilmiyorum ama o kadar ağır çantayla yürüyemedim. Eğer Ufakdere koyunda çadır atmak isterseniz 15 Tl bedeli var. Ama efsane güzellikte!

Tabi yolu yürümekten vazgeçtiğinizde de epey bir yol yürümeniz gerekiyor. Ben ve benim gibi pes eden arkadaşım Yağmur ile toplam 30 KM yol yürümüşüzdür. Akşam Finike’de kamp attık ama öncesinde Kekova’yı gezme imkanımız oldu. Burası muazzam bir yer! Antalya’nın en sevdiğim yerlerinden biri oldu.

Buradan sonra tarih ve gün ile ilgilenmeyi bıraktım sanırım :D

5 mart ( olması lazım )

İstanbul’dan gelen gezgin çift sayesinde Kemer’ i gezme fırsatım oldu. Hatta yetişebilsek Konyaaltı ‘nda bulunan teleferiğe binecektik. (: ve o akşam güneşi Antalya seyir terasında batırdık.

Ben Kemer’ i pek sevemedim. Oteller doğal güzelliği bozuyor. Tabiki plajları güzeldir ;)

6 Mart

Artık Antalya Merkezdeydim. Burayı daha önce gezmiştim ama güneşin batışını izlemek mümkün olmamıştı. Yağmur, Betül ve Taha ile güneşin batışını izledik. Çok değerli arkadaşlıklar edindim.

7 Mart ( 8 de olabilir :)
veee Antalya’nın en güzel yerlerinden Varyantı gezmeden dönmedim (:

Daha neler neler var anlatacak :) Fakat yazmaya devam edersem bu post uzar gider (: Yüz yüze gelirsek anlatırım gençler! Bu gezim boyunca çok az para harcadım, koçlarda kaldım, çadırda kaldım, sevgili Betül beni misafir etti. Az parayla gezmeye devam! Ha bir de ‘Yola tek mi çıkıyorsun?’ diye soran çok oldu. Evet tek çıkıyorum zaten sonra  ya takipçilerimle görüşüyorum ya yeni arkadaşlarım oluyor. Bahane üretmeyin ;) Yolunuz açık olsun…