HİSDÜŞÜM dergisi 2.sayıda yazdığım yazı aşağıdadır.
Türkiye’ de Görülmesi Gereken Keşfettiğim 5 Muhteşem Yer
‘Bazen insan, hiç gitmediği yerlere hasrettir. Ben her zaman hasret…’
Hayatta öğrenmenin en hızlı yolu sanırım gezmekten geçiyor. Ben öğrenme heyecanım sayesinde hayalim olan : Türkiye’nin tamamını gezmek işini tamamlamak üzereyim. Beş parmağın beşini geçmez gitmediğim il sayısı. Üstelik sadece merkeze de değil, keşfedilmemiş, bakir doğası bulunan topraklarımıza… Ne mutlu bana ki 7 ülkeyi de tek başıma gezmek nasip oldu.
Tarihini bilmeyen geleceğini aydınlatamazmış. Bende önce okuyorum gitmek istediğim yerin tarihini, sonra görüyorum ya işte o an benim şükür sebebim.
Çok gezen mi çok okuyan mı derler ya! Bence gezerken okuyan. Gezerken çok şey öğrendim. Gittiğim yerlerde yerel halkla bir şekilde irtibat kurarak yaşam şekilleri, yedikleri yemekleri, kültürleri hakkında pek çok şey öğrendim. Ama şunu iyice belledim ki güzel Türkiye’mizde herkes öylesine yardımsever öylesine meraklı.
Renkli şehirler görmek, renkli insanlar tanımak şahane bir duygu. Şimdi size mutlaka görmeniz gereken rengarenk yerlerlerin sadece bir kaçından ve beni etkileyenlerinden bahsedeceğim.
Konya – Hadim (Göksu) Şelalesi
Konya’ lıların bile ‘ben henüz burayı duymadım, ayak basmadım!’ dediği bu şahane güzelliği görmenizi tavsiye ediyorum. Hadim ilçesine 23 KM uzaklıkta Göksu Şelalesi! Uzun, zorlu yolu olan bu güzeliiği görebilmek için sonuna kadar gittim çok çeşitli mağaralar ve sarkıtlar bulunuyor. Yürüme yolu cidden çok zor ama görmeye değer.
Sivas – Gürün Gökpınar Gölü Doğal Yaşam Parkı
Türkiye’de gördüğüm en berrak göl Gökpınar Gölü. Gürün merkeze 10 KM uzaklıkta.
Turkuazın doğada nasıl göründüğünü merak edenler gerçek bir turkuaz rengi beni kendisine hayran bıraktı. Sivas Erzurum’dan sonra soğukların en çok yaşandığı şehir. Hatta şöyle bir söylenti var ki tüm Erzurum ve Sivaslıların hayatında bir kez mutlaka duyduğu : ‘ Soğuk, Erzurum’da doğup Sivas’ta büyümüş.’ Hakkaten öyle!
Uşak hakkında araştırma ve okuma yaparken Taşyaran Vadisini görünce adeta büyülendim. İstedim ki benim burada anım olsun. Gerçekten de unutamayacağım bir anım oldu. Burası yaklaşık 1 Milyon yılda oluşmuş ve bu tür taşları ilk kez gördüm. Sabun kadar kaygan taşlara tutunmak neredeyse imkansız. Vadi içerisi tehlikeli ama ben bunu orada mahsur kaldıktan sonra öğrendim.
Patara, Antalya Kaş’ta 18 km’lik uzunluğu ile Akdeniz’in ve Türkiye’nin en uzun plajını barındıran bölge. Likya Uygarlığından kalma Patara Antik Kenti mutlaka görülmeli dediğim yerlerden biri. Kum tepeleri size sanki bir çöldeymişsiniz hissi veriyor. Caretta Carettaları unutmamak gerek. Onların yuvaları bu bölgede özenlice takip ediliyor. İnce ve sıcacık kumlarda belki bu sevimli hayvanlarla da karşılaşmak nasip olur. Turkuaz sularda yüzmek isterseniz tam da yeri bence burası.
Ankara – Çubuk Karagöl Tabiat Parkı
Kışın kar varken gitmiştim. Gizli kalmış cennetlerden bence. Ankara’nın en sevdiğim yeri diyebilirim. Çubuk ilçesi yakınlarında ki göl Ankara’ya: 74 KM uzaklıkta. Gölün çevresi orman ile kaplı ve eğer kışın gitmişseniz şahane yansıma fotoğraflar çekebilirsiniz. Doğa da vakit geçirmeyi seven herkesin görmesi gerektiğine inandığım bir yer.
Bu saydıklarım Türkiye’de ki güzelliklerin sadece bir kaç tanesi. Daha ne güzellikler var topraklarımızda. Umarım sizde bu gizli cennetlere gider, görür, öğrenirsiniz. Ben yoluma devam edeceğim. Memlekette ayak basmadık şehir kalmasa bile gizli yerler keşfetmeye devam edeceğim. Yol öğretir. Güzel şeyler öğrenmeniz dileğiyle.
Leave a Reply